ataol behramoğlu en kısa şiiri

Törendedikkatini en çok çeken konulardan birinin 'şiir, felsefe ve matematik' arasında kurulan ilişkiler olduğunu ifade eden usta şair Ataol Behramoğlu, kendisine akademi üyeliğinin verildiği törende 'Bebeklerin Ulusu Yok' şiirinin Fransızca kısa bir çevirisini okuyarak akademi üyelerine teşekkür etti. AtaolBehramoğlu, Bulgaristan’da Orpheus Şiir Festivali’nde ödül aldı. Ataol Behramoğlu, Bulgaristan’da Orpheus Şiir Festivali’nde ödül aldı. Bir vatandaşın ormanlık bir alanı yakmaya çalıştığı iddia edilen görüntüler kısa sürede yayıldı. Orman Genel Müdürlüğü'nden görüntülerle ilgili açıklama geldi Bunoktada; yüzümü tekrar tiyatroya dönüyorum ve bir kez daha Ataol Behramoğlu’nun ve Memet Baydur’un “Lozan” adlı oyunları üstüne 24 Temmuz 2020 yılında yazmış olduğum Bir gece, Gecede bir uyku.. Uykunun içinde ben.. Uyuyorum, Uykudayım, Yanımda sen. Uykumun içinde bir rüya, Rüyamda bir gece, Gecede ben.. Bir yere gidiyorum, Delice.. Aklımda sen. ” Nazım Hikmet / Mazi ”Kalbimde maziden bugün izler var Her siyah saatım bu izle erir Ruhumu geçmişin hicranı sarar Doğanlar ölür ölen dirilir YaşadıklarımdanÖğrendiğim Bir Şey Var - Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Mon Copain Est Sur Un Site De Rencontre. Haber albümü için resme tıklayın Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli şairlerden biri olan Ataol Behramoğlu Kitap Fuarı’nda şiir rüzgârı estirdi. Usta şair, “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” ve “Bebeklerin ulusu yok” gibi en güzel şiirlerini Kocaelili kitapseverler için okudu. Usta şaire, şiirlerini okurken, sanatçı Haluk Çetin gitarıyla eşlik etti. BÜTÜN BELEDİYELER KİTAP FUARI AÇMALIYahya Kaptan Salonda gerçekleşen dinleti tadındaki söyleşide Ataol Behramoğlu, en güzel şiirlerini Kocaelili kitapseverler için okudu. Kendisini dinlemeye gelen okuyucularına teşekkür eden usta şair, Kocaeli Kitap Fuarı’nın kendisi için olan önemine dikkat çekti. “Ataol Behramoğlu, “Burada kültüre, sanata yakın olan insanlarımız hangi siyasi görüşten olursa olsun bir araya geliyor. Ben bütün belediyeleri kitap fuarı açmaya davet ediyorum” dedi. BEBEKLERİN ULUSU YOKAtaol Behramoğlu, dinletinin ikinci bölümünde çocuklar için yazdığı şiirleri okudu. Usta şair bilinen en güzel şiirlerinden olan “Bebeklerin ulusu yok” ve “Bir çocuğa layık olmak” şiirlerini seslendirdi. YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VARAtaol Behramoğlu dinletinin sonunda en sevilen şiirlerinden olan “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” adlı şiirini okudu. Şair, şiirini okurların alkışlarıyla tamamladı. - 0006 Güncelleme - 0016 'Korona Günlerinde Şiir'in konuğu Ataol Behramoğlu, 9 farklı türde kitap yazarak edebiyatta önemli bir yer edindi. Behramoğlu'nun şiirleri İngilizce, İtalyanca ve Japoncaya çevrildi Ataol Behramoğlu, 13 Nisan 1942'de, Azerbaycan kökenli bir ailenin çocuğu olarak babasının yedek subaylığı sırasında Çatalca'da ve ilk gençlik yılları, ziraat müdürü olan babasının görevi nedeniyle Türkiye'nin çeşitli yörelerinde geçti. İlkokul üçüncü sınıfa kadar Kars'ta öğrenim gördü. İlk, orta ve lise öğrenimini ise Çankırı'da tamamladı. Bir süre Ankara Hukuk Fakültesi'ne devam ettikten sonra aynı fakültenin Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. İlk şiir kitabı 'Bir Ermeni General' 1965'te, kitaplaşan ilk çevirisi 'İvanov' ise 1967'de basıldı. Mihail Yuryeviç Lermontov'dan ilk şiir çevirilerini de bu dönemde yaptı. * Kendi yaptığı seçmeyle 'Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar' adıyla Cumhuriyet kitapları arasında yer aldı. * 2008'de Texas Üniversitesi Yayınları tarafından Prof. Walter çevirileri ve Laurent Mignon'un önsözüyle şiirlerinden seçmeler ABD'de yayımlandı.* Şiirlerinden Japonca, İtalyanca gibi dünyanın belli başlı dillerine yapılan çevirileri 2010'da Bulgarca olarak yayımlanan kitabı izledi. * Puşkin'in 'Tüm Öykü ve Romanları' ile büyük Rus şairinin şiirlerinden seçmeler, Çehov'un 'Büyük Oyunlar'ı Ataol Behramoğlu çevirisiyle Türkiye İş Bankası Klasikler dizisinde yayımlandı. * Dostoyevski'den çevirdiği 'Puşkin Üzerine Konuşma', Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları arasında yer aldı. KİTAPLARI* Şiir 25* Deneme - İnceleme17* Anı 1* Gezi 2 * Oyun 1* Mektup. 2* Çocuk 4* Antoloji 5* Çeviri15 MELANKOLİ Ey sokaklarında yıllarca avare dolaştığımİçinde ilk aşkımı yaşadığım küçük şehirUmutsuz akşamlarımda sesini duyduğum lirSihrinde ilk acıyı tattığım Ey sarhoş akşamlarımın biricik tesellisiİlk şiirlerimdeki biricik dert ortağım fenerSoğuk kış geceleri ısındığım kaloriferGitgide uzaklaşan tren sesi Ey en masum arzularımı gizleyen odaYıldızlarla dost eden küçük pencereHer akşam gönlümün dilediği yereGötüren sihirli araba Ey en içli en yanık türkülerimi duymayanRüzgârı saçlarımı dağıtan sokakVe ey saçı ak gönlü akAnneciğim pencerede ağlayan Ah biliyorum güç gelecek sizlereAma artık gitmek geliyor içimdenBir sabah masmavi bir bulutun peşindenDönüşü olmayan yerlere KEDİ "Elveda, elveda" ne uyumu bozuyor."Elveda, elveda, elveda"Üstelik kediye benziyor. Adamın kafası kocamanCebinde Sartre'dan bir romanSağına soluna bakmadanBelki de cennete gidiyor Ataol yağmuru sevmiyorSaati sormayın korkuyorNe zaman rakıya otursamÜçüncü elveda geliyor AMCAM ŞAİR BEN ŞAİR Gidip şarap almalı beş kuruşluk da fülütİçip içip sonra da bir güzel ağlamalıTopal Ulviye var ya, hangi gecekonduluGenelevin üstüne şıp diye damlamalı Aktarın karısından umutlar kesik artıkBeyaz bi laf söylense memeler otuz ikiEllerine mozarttan uzansam usulcacıkKolları bileklerden dirseğe bilezikli Bu dünyada ya adam olmalı ya da zenginAmcamsa sabah sabah burnu çay bardağındaHa babam şiir yazar şu cennet vatanınaTam gülesim gelecek, pırr... sekiz on güvercin PAZARTESİ Ahmed Arif 'KORONA GÜNLERİNDE ŞİİR'İN DİĞER ŞAİRLERİ Şiirleriyle birçok şair adayına ilham kaynağı olan Ataol Behramoğlu, kendi şiirlerinin yanı sıra şiir antoloji kitaplarıyla da Türk şairlerinin en güzel şiirlerini bir araya getirerek şiirseverlere armağan etmiş değerli bir - 1359 Son Güncellenme - 1359 Güncelleme - 1359Ataol Behramoğlu’nun hayatı13 Nisan 1942 yılında Çatalca’da dünyaya gelen şairin babası ziraat mühendisiydi. Mesleği gereği Türkiye’nin farklı şehirlerinde görev yapan babasıyla birlikte farklı şehirlerde yaşama ve oraları keşfetme imkanı bulmuş. Çatalca, Çankırı ve Kars, bu şehirler arasında yer orta ve lise eğitiminin ardından meraklısı olduğu Rus edebiyatının da etkisiyle Ankara Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanmış. Okul yıllarında şiir yazmaya ve üretmeye devam etmiş. Çeşitli dergilerde ve gazetelerde şiirleri çıkan yazar, üniversiteyi bitirince bir dönem Moskova, Londra ve Paris’te yaşamış. Paris’te yaşadığı dönemde Paris Sorbonne Üniversitesi'nde Rus edebiyatı ve karşılaştırmalı edebiyat konularında çalışmalar döndükten sonra birçok üniversitede eğitim veren değerli edebiyatçımız, hala üretmeye ve kendinden sonra gelen nesle ilham olmaya devam Behramoğlu’nun en sevilen şiirlerinden birini aşağıda paylaşıyoruz. Sen de diğer şiirlerini araştırabilir, en beğendiği bir tanesini el yazınla bir kağıda yazabilir ve bir arkadaşına hediye edebilirsin. Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey VarYaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varYaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyiSevgilin bitkin kalmalı öpülmektenSen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeğiİnsan saatlerce bakabilir gökyüzüneDenize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğaYaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktırKopmaz kökler salmaktır orayaKucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşınıKavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksinVe uzandın mı bir kez sımsıcak kumlaraBir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksinİnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğineHem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasınaİnsan balıklama dalmalı içine hayatınBir kayadan zümrüt bir denize dalarcasınaUzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlarBütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısınDeğişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunuFakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısınVe kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinleÇünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanıKanın karışmalı hayatın büyük dolaşımınaDolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanıYaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varYaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasınaÇünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandırVe hayat, sunulmuş bir armağandır insana Sayfa İçeriği Ataol Behramoğlu Sözleri Facebook, Ataol Behramoğlu Sevgi Sözleri, Ataol Behramoğlu Aşk Sözleri, Ataol Behramoğlu Özlü Sözleri, Ataol Behramoğlu Güzel Sözleri, Ataol Behramoğlu Sözleri Kısa, Ataol Behramoğlu Sözleri YeniEn güzel sözlerin en anlamlı sözlerin sitesinde bu sitede de ünlü şairlerimizden Ataol Behramoğlu sözleri hazır ettik. Bu güzel damar ve anlamlı sözleri kısa mesajla yolla ya da sosyal medyada paylaş tercih senin ne yapmak istersen onu yap. EN GÜZEL ATAOL BEHRAMOĞLU SÖZLERİ Manşet Ölümdür yaşanan tek başına, aşk iki kişiliktir. Nesir uçar, şiir kalır. Yaşamak görevdir yangın yerinde. Yaşamak insan kalarak. Şair şiire karşı ki. Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir. Şiir canlı bir organizmadır. Öğrendik ki, İki şey asla terk etmezmiş insanı Biri yanındaki ana, diğeri kalbindeki yara. Öğrendim ki… Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Anne gezindiğin bağ baba yaslandığın dağdır! Ömrümün en güzel çağı, annen ve babanla olandır. Şiir değerlendirmesi şiirsel olmalıdır. Kuru analizler, ancak şiiri öldürmeye yarar. Evet haklısınız, erkekler bir odundur, çünkü hepsinin beklemekten ağaç olduğu bir sevgilisi olmuştur! Şiir damıtılmış bir üründür. Bir şiirden, hatta bir dizeden esinle kitaplar yazılabilir. Gök sanki eriyecek mavilikten çimenler uykulu ve sıcak bir kadın geçiyor çıplak ayaklarını yüreğime basarak. Rüyalar bile geceleri bekler gizlice görünmek için. Yüreğimdesin, saklısında içimin gizlice kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı. Sevdiğim sonsuzca yitirdiğim ender çiçek geri kalan yılları ömrümün seni anımsamama yetmeyecek. Ve cellat uyandı yatağında bir gece tanrım dedi bu ne zor bilmece öldükçe çoğalıyor adamlar ben tükenmekteyim öldürdükçe. Oysa insan olmak çoğalabilmektir başkalarıyla. İnsansın birinin canı yanarken, senin de canın yanıyorsa. Burjuvalar kocaman duvarlarla çevirmişler avlularını. Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün, Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını. İnsanın mucizesinin farkında olmayan, buna inanmayan kişi sanatçı olamaz. Şiir yazar belki ama şair olamaz. Dünyaya bir daha gelirsen nasıl bir hayat isterdin sorusuna kim ne derdi bilmiyorum ama ben aynı ananın evladı olmak isterdim. Aramızda söylenmiş sözlerin uzaklığı, aramızda yaşanmış şeylerin uzaklığı, yakın ayrılıkların sezgisi tenimizde. Eskidenmiş sabredip murada ermek, Şeyhin kerametini bekleyerek. Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum, erdemdir bazen, sabretmemek. Öğrendim ki, kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, gerisini karşı tarafa sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de var olduğumu düşünmeyi, ürpererek. Karanlık bir oda da küçük bir çocuk gibi yağmurdan ve yalnızlıktan ürpererek. Yanıma gelip, dua diye bir şiirinizi okuduk, çok güzelmiş diyorlar. Ama o şiiri ben yazmadım ki. İnternete biri yazmış, altına da adımı koymuş. Sigaranın şiirle alakası yok. Lisedeyken herkes gibi ben de sigara içerdim. Sonra baktım sigara içerken kafam iyice dumanlanıyor e bu sefer de şiir yürümüyor sigarayı bıraktım. Ama arada bir tüttürüyorum yine. Bence Türkiye’de gençler doğru eğitilmiyor. Gençlerin yetenekleri baskılanıyor, önleri kesiliyor. Bu yüzden gerçek niteliklerini ortaya çıkaramıyorlar. Yaratıcılık bir cevherdir. Bu cevheri ortaya çıkarmak için eğitim gerekir. Örneğin Rusya’da Gorki Enstitüsü vardı şimdi hâlâ var mı bilmiyorum, bakarsanız birçok büyük Rus edebiyatçı bu enstitüde eğitim almıştır. Türkiye’de de Köy Enstitülerinin böyle bir özelliği vardı. Köy Enstitüleri olmasa Fakir Baykurt gibi yazarlar çıkmazdı. İsim nedir ki bulutlara yazılır geçer. Yüzüm nedir ki akarsuya çizilir geçer. Ömür nedir ki kurulur bozulur geçer. Sevda nedir ki, dokunursun süzülür geçer. Şiir nedir ki, sezilir geçer. İnsan nedir ki, bir şeylere sevinir, üzülür geçer. En Güzel ve Kısa Ataol Behramoğlu ŞiirleriAtaol Behramoğlu Azerbaycan kökenli bir ailenin 3 oğlundan en büyükleridir. Şair 1942 yılında Çatalca’da doğdu. İlk öğreniminin ilk 3 senesi Kars’ta eğitim gördükten sonra ailesiyle birlikte Çankırı’ya gitti ve liseye kadar olan öğretimini burada tamamladı. Ataol Behramoğlu 1966 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Rus Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Şair günümüze kadar birçok değerli eser üretmiştir. Bu içeriğimizde en güzel ve anlamlı Ataol Behramoğlu şiirlerini derledik. Aşağıda Ataol Behramoğlu aşk şiirleri, Ataol Behramoğlu duygusal şiirler ve daha birçok özlü şiirler yer alıyor...İşte Ataol Behramoğlu'nun unutulmayan en güzel şiirleri...1. Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey VarYaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varYaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyiSevgilin bitkin kalmalı öpülmektenSen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeğiİnsan saatlerce bakabilir gökyüzüneDenize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğaYaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktırKopmaz kökler salmaktır orayaKucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşınıKavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksinVe uzandın mı bir kez sımsıcak kumlaraBir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksinİnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğineHem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasınaİnsan balıklama dalmalı içine hayatınBir kayadan zümrüt bir denize dalarcasınaUzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlarBütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısınDeğişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunuFakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısınVe kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinleÇünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanıKanın karışmalı hayatın büyük dolaşımınaDolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanıYaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varYaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasınaÇünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandırVe hayat, sunulmuş bir armağandır İnsanlar...İnsanlar da ülkelere benziyorSınırları var, yüzölçümleriYasaları varBayrakları, ilkeleriKimi dağlık bir kıraçKimi bereketliKimi dardırKimi engin gözalabildiğinceKiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle kolunu sallayarak girersin kiminden içeriSonuçta ne küçümse insanları kızımNe de önemse gereğinden çokAma anlamaya çalışNedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri3. Aşk İki KişiliktirDeğişir rüzgarın yönüSolar ansızın yapraklar;Şaşırır yolunu denizde gemiBoşuna bir liman arar;Gülüşü bir yabancınınÇalmıştır senden sevdiğini;İçinde biriken zehirSadece kendini öldürecektir;Ölümdür yaşanan tek başınaAşk iki anı bile kalmamıştırGeceler boyu sevişmelerden;Binlerce yıl uzaklardadırBinlerce kez dokunduğun ten;Yazabileceğin şiirlerÇoktan yazılıp bitmiştir;Ölümdür yaşanan tek başına,Aşk iki olur artıkSeni bildiğin şarkılar;Boşanır keder zincirlerindenSular tersin tersin akar;Bir hançer gibi çeksen de sevginiOnu ancak öldürmeye yararUçarı kuşu sevdanınAlıp başını gitmiştir;Ölümdür yaşanan tek başına,Aşk iki bir ezgisin sadece,Tüketilmiş ve düşmüş, bir çocuk hıçkırırGece camlara sürtünürken;Çünkü hiç bir kelebekTek başına yaşayamaz sevdasını,Severken hiçbir böcekHiç bir kuş yalnız değildir;Ölümdür yaşanan tek başına,Aşk iki Bu Aşk Burada BiterBu aşk burada biter ve ben çekip giderimYüreğimde bir çocuk cebimde bir revolverBu aşk burada biter iyi günler sevgilimVe ben çekip giderim bir nehir akıp giderBir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehirSolarken albümlerde çocuklar ve askerlerYüzün bir kır çiçeği gibi usulca sönerUyku ve unutkanlık gittikçe derinleşirYanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenlerNe kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkıGeçerek bu dünyadan bütün ölü şairlerBu aşk burada biter ve ben çekip giderimYüreğimde bir çocuk cebimde bir revolverBu aşk burada biter iyi günler sevgilimVe ben çekip giderim bir nehir akıp gider5. Bu Yangın YerindeYaşamak bu yangın yerindeHer gün yeniden ölerekZalimin elinde tutsakCahile kurban olarakYalanla kirli havadaGüçlükle soluk alarakSavunmak gerçeği, çoğu kezYalnızlığını bilerekKorkağı, döneği, suskunuGörüp de öfkeyle dolarakToplanıyor ölü arkadaşlarHer biri bir yerden gelerekKiminin boynunda ilmeğiKimi kanını silerekKucaklıyor beni Metin Altıok"Aldırma" diyor gülerek"Yaşamak görevdir bu yangın yerindeYaşamak, insan kalarak"6. Ben Ölürsem Akşamüstü ÖlürümBen ölürsem akşamüstü ölürümŞehre simsiyah bir kar yağarYollar kalbimle örtülürParmaklarımın arasındanGecenin geldiğini görürümBen ölürsem akşamüstü ölürümÇocuklar sinemaya giderYüzümü bir çiçeğe gömüpAğlamak gibi isterimDerinden bir tren geçerBen ölürsem akşamüstü ölürümAlıp başımı gitmek isterimBir akam bir kente girerimKayısı ağaçları arasındanGidip denize bakarımBir tiyatro seyrederimBen ölürsem akşamüstü ölürümUzaktan bir bulut geçerKaranlık bir çocukluk bulutuGerçeküstü bir ressamDünyayı değiştirmeye başlarKuş sesleri, haykırışlarDenizin ve kırlarınRengi birdenbire karışırSana bir şiir getiririmSözler rüyamdan fışkırırDünya bölümlere ayrılırBirinde bir pazar sabahıBirinde sararmış yapraklarBirinde bir adamHer şeye yeniden başlar7. Seni Elinden TutmuştumSeni elinden tutmuştum...yaz geçiyorduYaz geçiyordu, biz geçiyordukYazı elinden tutmuştukBirazdan geleceksin, bakışacağızBakışacağız, hem var hem yok gibiHem var hem yok gibi öpüşeceğizAramızda söylenmemiş sözlerin uzaklığıAramızda yaşanmamış şeylerin uzaklığıYakın ayrılıkların sezgisi tenimizdeHayat geçiyor biz geçiyordukBir denizin üzgün kıyısındaGüz bir hastalık gibi ilerliyorduOlgun ışığıyla güzVe biz yaklaşan ayrılıkların önündeKış duygularına bürünmüşüzDışardan ağlayışı geliyor çocuğumuzun8. SevgilimsinSevgilimsin, kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacakişleri düşünmektenKalabalığın içinde kalabalıktan biriGecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibiSevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizliDün geceki tamamlanmamış sevişmedenSevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğimUçuruyorum seni çocukluğuna doğruKanatların yorulur, ter içinde kalıyorsunGece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsunHer sabah el sallıyorum metalle karışmanaSevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkıOtobüslerde ve trende kaçamak yaşananVe bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana9. Göre..Gözlerimiz birbirine göreEllerimiz, dudaklarımızVe aşk bize göredirGece tam aşka göreRüzgar geceye göreVe yağmur rüzgara göredirÖpüşmelerimiz yağmura göreOdamız öpüşlerimize göreVe dünya odamıza göredirVe biz dünyaya göreyiz10. Çok Sevdim Bir ZamanlarÇok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine deAlıp başımı gitmeyi yollar boyuncaSeyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsünMasal şehirlerini geçerken hızlaÇok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine deÜrpertili, sımsıcak tenini kadınlarınSalmak serin sulara gövdemiDüşüp gitmek ardına şiirin ve aşkınÇok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine deVarolduğumu düşünmeyi, ürpererek...Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibiYağmurdan ve yalnızlıktan ürkekÇok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine deDüşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyiHırçın ve ele geçmezce atılganUysal ve usulcacık benim olan şeyi...Çok sevdim birzamanlar, seviyorum yine deVe hep seveceğim beynim ve tenim varoldukça bu dünyadaPırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğindeDeğişmez ve değişken olanı sonsuzca...11. AşkHayatın hızıyla yaşadık o aşkıHer şey bir anda başladıYaşandıVe bitti...Yan yana gidip de bir süreAyrı yönlerde uzaklaşanİki tren gibi...12. İşte Bir ŞiirBir akşamüstüne doğrunun melankolisini sonsuzlaştırmak istiyorumyaşadığıma tanık olunBu bireysel çırpınışları asmak istiyorum, tanık olunAma bir aralıkta yaşıyoruz sanki,yeryüzü ayaklarımızın altından kayıyor ve kimse bununfarkında değilHeryerde benciller ve ukalalar kendi ölçülerine zorluyorlar hayatıVe hiç kimse denizin nasıl büyük ve derin birşey olduğununfarkında değilVe hiç kimse bir karpuz kabuğundaki çıldırtıcı, taze ve derinyeşilliğin farkında değilVe hiç kimse çocukların neden mahzun olduğunun farkında değilVe onları nasıl bir dünyaya hazırladığımızınHafifçe başım ağrıyor, bir çocuk ağlayışı, geçen bir tren,vakitsiz bir horozBirazdan televizyon sesi yükselir, hayatımızı karartmakve zapt u rapt altına almak içinHiçbir şairi kıskanmıyorum ve hiçbir şaire özenmiyorum, istiyorum kikendi çırpınışları, kendi savruk davranışları içindebir disiplin yaratsın şiirimİşte durup dururken uzak semtlerinde Ankara'nın geniş ve soğukbir gecekondu akşamının izlenimi geliyor aklımaVe tereddütsüz geçiyorum şiirime bunuMutlu olmayı bir kez yitirdim sonsuzca belki deÜzüntüyle ayrılıyorum bu şiirden13. Ben Mi? Evet..ben mi? evet...bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...bir çiçek merhaba diyecek...hoşgeldin diyecek dağ...orman gülümseyecek...anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerinhırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerdetam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyükbir şeydir halk...deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklarve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...doğumu, ölümü ve yaşamayıyani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün...tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemedenilerde...sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürekartık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...14. Bir Kadını BeklemekBir kadının bana gelecek olması, bir rüzgarı geçerekBir şarkıyı geçerek, saçlarının uçuşundaBir kadının bana gelecek olması, bir ömür geçecekAşkın buruk tadında, buluşması iki yalnızlığınBir akşamı geçecekBelki de dağılan sesleri hüznün ve akşamınbelki deBir kadını geçecekBir kadını bekliyorumEteklerini ve saçlarını uçurarak gelecek…15. Unuttum Nasıldı Annemin YüzüUnuttum, nasıldı annemin yüzüUnuttum, sesi nasıldı bir örtü olsun anılardanKara yüreğime nasıldı annemin gülüşüUnuttum, nasıldı ağlarken sallasın kollarında beniKüçücük oğluyum onun elleri nasıldı anneminUnuttum, gözleri nasıldı ot kokusu getirsin rüzgarYağmur usulcacık yağarken.

ataol behramoğlu en kısa şiiri